Mitolojide Jüpiter, tanrıların kralıdır; cenneti ve yeryüzünü
zorbalıkla ele geçiren bir ırkı imha eden bir tanrıdır. Kulağa ilginç gelse de bilimsel
teori bu tarihsel kurguya adeta destek vermektedir. Güneşin etrafında dönen en
ağır ve en büyük nesne olan Jüpiter, tıpkı mitolojide olduğu üzere güneş
sistemindeki en baskın gezegen olarak gezegenlerin efendisi gibi düşünülebilir. Mitolojide Satürn, Jüpiter'in babasıdır. Düzen kuran ve koruyandır.
Jüpiter’in büyük voltasından evvel
Dünya’nın bulunduğu yerlerde (Güneş’e Jüpiter’den
daha yakın duran gezegenlerin olduğu bölgede) üzerinde hayat olmayan, büyük ve
gazlarla çevrili kayalık gezegenler vardı. Sonra Jüpiter ve Satürn buralara
gelerek, eski ve yaşamsız gezegenleri yok ederek Dünya gibi görece daha küçük
gezegenlerin yolunu açtı. Bu yol açıştan sonra da Satürn, Jüpiter’i geriye,
arkalara doğru, şimdiki yerine doğru çekti.
Dünya oluşmadan evvelki güneş sistemindeki gezegensel oluşumlardan
kalan artıkların çoğunu sistemin dışına atarken bir kısmını da henüz oluşan dünyamıza
doğru atan Jüpiter, bu sayede şimdi okyanuslarımızı oluşturan suyu, yine
fırlattığı bir asteroit (büyük meteor) sayesinde Dünya’ya ulaştırdı. Jüpiter hala birçok asteroitin çobanlığını
yapmaktadır. Bunları zaman zaman uzayın boşluklarına yollamaya devam
etmektedir. 66 milyon yıl önce de fırlattığı asteroitlerden biri Dünya’ya
çarparak dinozorların yok olmasına sebep olmuş olabilir. Bu sayede memeliler ve
insanlar Dünya’da var olabilmiştir. Jüpiter’in o meşhur asteroit çobanlığı
olmasaydı bugün insanlık var olmayabilirdi.
Bu bilimsel teori, mitolojiyle ve de astrolojinin Jüpiter ve
Satürn’e yüklediği anlamlarla şaşırtıcı biçimde örtüştüğü için ilgimi çekti.
Jüpiter, karar verdi, yolları temizledi. Bereket (su) bıraktı. Mitolojide
Jüpiter’in babası sayılan Satürn ise bu becerikli oğlunu gidip Güneş’in dibine
girip kendini ve diğer her şeyi yakıp yıkmadan, ortamın bereketini kaçırmadan tuttu
kolundan uzaklaştırdı.
yesimarpat@gmail.com
0 yorum:
Yorum Gönder